Koru dağına çıkıp oğlak gütmemişsen,
Hacı veli çeşmesinden su içmemişsen,
Kayalı gözünde çimmemişsen,
Söyle gardaş sen yörük müsün?
Anlatmamışsan derdini dokuduğun kilime
İşlememişsen yiğidin adını gergefine,çeyizine, Örtmemişsen kara çadırın beyler sedirine
Söyle bacım sen yörük müsün.
Güneş doğmadan kuşanıp çarığını,
Heybesinde çömlek ile güğümü,
Sürmemişsen keçi sağımına yağız atını,
Söyle efem sen yörük müsün?
Tahra ile kesip odunu,semere vurup yükünü,
bacada pişen tereyağlı kömbe ,katmer döşünü,
yemediysen acılı, içli arabaşını
Söyle zeybeğim sen yörük müsün?
Seherde çıkıp belen başına,
Ter döküpte arpa buğday orağına,
Dönmemişsen düvenle harman yerinde
Söyle yarenim sen yörük müsün?
Tarlada ayranı katık edip aşına,
Dikmemişsen bir ağaç kuyu başına
Kıspet giyip çıkmamışsan çayıra,
Söyle pehlivanım sen yörük müsün?
Misafir tanrınındır hoşgele başıma,
Bakmamışsan köy odasının şavkına,
Koşmamışsan yetimler garipler, derdine,
Söyle dedem sen yörük müsün?
Çeltikçiliyim bir bendim Yörük
Ne bildik,ne yaptık,ne gördük,
Geçmişimizle hep durmadık övündük,
Şimdi mahsun kaldı Yörüksüz Türklük!...
Yörük 2003
|